31 Aralık 2010 Cuma

Sevgili 2011, herkese birer büyük MuCiZe benden :)


Bu sene yeni yıla çocuklar gibi şen hazırlandım, 2010 iyi geçtiğinden midir nedir, 2011'in sırtına da bir sürü yük yükledim. Görevleri yaz yaz bitmez ama toparlamak gerekirse kendisi bana, sana, bize, size sağlık, mutluluk, huzur, başarı ve yüreğimizden geçen tüm güzellikleri getirecek :)
ve bunların yanı sıra da hepimize hayatlarımızı alt üst edecek, ayaklarımızı yerden kesecek, mutluluktan nefesimizi durdurucak, yüzümüzün tam ortasına gülücük konduracak birer MuCiZe getirecek.
Hatırlatmak isterim ki MuCiZe'leri seçmek serbest ama dikkat edin de oldukça büyük birşey seçin, zira benimki hele bir gerçek olsun bakın nasıl haykıracağım :)

...MUTLU YILLAR...

30 Aralık 2010 Perşembe

Doğum Hikayesi: ADA BeBeK

Sabah saat 05:45'te kalkıldı evin küçük hanımı yuvaya bırakılmak için anneannesine emanet edilerek yollara düşüldü ve yeniden bir güzel insanın annelik heyecanına ortak olarak Mutlu Masal'larının sonunu yazmak için geri sayım başladı :)
Bir doktor edasıyla 7x24 açık tuttuğum telefonumla koştuğum her doğum özel, dünyaya gelen her bebek güzel benim için... İşte bu güzel bebeklerimden biri ADA doğum hikayesi ile karşınızda :)


Hastaneye vardığımda Sevgili Pınar ve Güven yatış işlemlerini daha yeni yaptırmışlar fakat üzerlerindeki heyecanı henüz atamamışlardı :) Sessiz olan hastane odası benim sabahın ayazına inat attığım kahkahalar ile hem biraz neşelendi, hem de bu sayede doğum öncesi oluşan gergin ortam biraz olsun gevşedi :)

Ve işte doğuma girdik bile, Pınar'ın en büyük destekçisi onu bir an olsun yalnız bırakmayan eşi Güven oldu. Sanırım bir insan ismini bu kadar güzel taşıyabilir ve eşine bu kadar destek olup ona güven verebilir :)


Saatler 08:37'yi gösterdiğinde 2.650 kg. ve 46 cm.'lik minik ADA dünyaya geldi :)



İlk kontrollerinin ardından ADA BeBeK onu 9 aydır heyecanla bekleyen annesinin koynunda, ADA BeBeK'in mis kokusu da annesinin burnunda :)





Bir doğumla daha şahit oldum mucizelerin gerçeğe dönüştüklerine ve aileye katılan yeni bir canın herkesi nasıl şenlendirdiğine :)
Bu kare Sevgili Pınarımın bebeğini ilk kucağına alışı ve sarışı... İşte annelik böyle bir duygu sonsuz ve karşılıksız sevgi, hamilelikle başlayan derin bağlılık ve her bir egodan arınmış öylesine saf, öylesine anaç ve öylesine doğal...

Sevgili Pınar ve Sevgili Güven ailenize katılan yeni üyeniz birtanecik ADA'nın doğum hikayesini Mutlu Masal ile yazdığınız için teşekkür eder, kızınızla erişeceğiniz sağlıklı ve mutlu günler dilerim...
Buarada kızınızı  büyütün, yaza mıncıklayacağız Nil ile :)
Yer: Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi

Not: Geçtiğimiz günlerde blogumda yayınladığım doğum fotoğraflarını çalarak kendi çekmiş gibi kurduğu sitesinde sergileyen kendini bilmez biri nedeniyle ve böylesi olayların önüne geçmek adına bundan sonra paylaşacağım hikaye fotoğraflarımın üzerinde bant olacak, görüntü için kusura bakmayın diyerek beni anlayacağınızı umuyorum :)

28 Aralık 2010 Salı

Paris notları

Bayram tatilimiz Düsseldorf ve Köln'ün ardından rüyalarımın şehri Paris ile devam etti. Paris, bu gezi turumuza sonradan eklendiğinden orada geçirdiğimiz zaman maalesef 21 saat ile sınırlı kaldı, sabah 10 gibi ulaştığımız Paris'ten ertesi sabah 7'de ayrıldık :) Bu sıkıştırılmış Paris turu ayaklarımızda yarattığı ağrı ile kendini tatilin son gününe kadar hissettirse de tüm yorgunluğa değdi :)
Dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile bilinen Paris, Sen Nehri üzerine kurulmul moda ve lüksün dünya başkentidir. "Işık Şehir" olarak da anılan Fransa'nın başkenti aynı zamanda dünyadaki önemli ekonomik-politik merkezler arasında yer almakta ve uluslararası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmaktadır.
Paris turumuz tahmin edeceğiniz üzere Eiffel Kulesi ile başladı. 1887 ve 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde inşa edilen bu demir kule tüm dünyada Fransa'nın sembolüdür.








Paris'teki ikinci durağımız ise Charles de Gaulle Meydanı'nın ortasında, Şanzelize Caddenin batı kısmında yer alan ve boyu 45, eni 22, yüksekliği ise 49 metre olan Zafer Takı idi. Üzerinde Gidiş, Zafer, Direniş ve Barış'ı simgeleyen dört büyük heykel taşıyan bu anıt Napolyon Bonapart'ın, Austerlitz savaşında galip gelen fransız askerlerine seslenmesi ve evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz demesi üzerine 1806 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. 1810 yılında ara verilen inşa çalışmaları 1832 yılında yeniden başlatılarak anıt 1836 yılında tamamlanmıştır.

Altında I. Dünya Savaşı'nda ölen Fransız askerler için meçhul Asker mezarı bulunan Zafer Takı'nın üzerinde yanan alev 1923 senesinden beri hiç sönmemiştir.

İşte bu da Zafer Takı'ndan Şanzelize girişi

Hızlı Paris turumuzda üçüncü durak Fransa'da bulunan ilk devlet müzesi olma ünvanını elinde bulunduran Lourve Müzesi oldu. Yedi bölümden meydana gelen ve resim, heykel, doğu sanatları, Mısır sanatları, Yunan sanatları, sanat eserleri, desen gibi dallara ayrılan kısımlardan oluşan müze ayrıca oldukça zengin bir içeriğe sahip Louvre Müze Okulu'nu da bünyesinde bulundurmaktadır. Leonardo Da Vinci'nin ünlü Mona Lisa eserine de ev sahipliği yapan bu büyük müzenin tamamını dolaşmak 28 gün sürmeymiş ki biz sıkıştırılmış Paris turumuzda maalesef hiç gezemedik :)


Sen Nehri üzerine kurulan şehir köprülerle birbirine bağlanmış ve  bu köprüler altından geçerek yapılan kanal turuda şehrin bir simgesi olmuş :)


Paris'teki dördüncü durağımız da Notre Dam Katedrali oldu.  Meryem Ana'ya ithafen isimlendirilen bu dünyaca ünlü katedral ilk gotik katedrallerden biridir. 19. yy başlarında Paris şehir planlamacıları tarafından bakımsızlığından dolayı yıktırılmak istenen katedrali ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun halkın ilgisini çekmek için yazdığı Notre Dame'ın Kamburu adlı romanını kurtamış ve roman sayesinde başlatılan kampanyalar ile katedral yenilenmiştir. 


Paris'teki günümüzü ışıl ışıl Lafayette'de alışveriş yaparak ve Şanzelize'de kahve içerek tamamladık. Ayaklarımızın sızısı ile zor uyuduğumuz bu güzel günün ardından sabah yeniden kendimizi Amsterdam'a gitmek için hareket etmiş olan bir hızlı trende bulduk :)

27 Aralık 2010 Pazartesi

Bitirdim, bir OH dedim, özledim ve geldim :)


2006 yılında başlayan ve oldukça yoğun bir şekilde geçen doktora tez sürecimde yukarıdaki fotoğrafı çekebileceğim ile ilgili zaman zaman ciddi şüpheler duysam da, geçen hafta bilgisayar çıktısını karşımda gördüğüm ve okuması için hocama ilettiğim tezimin bu şekli beni derin bir huzura daldırdı :)
Bundan sonraki aşama tezimin okunması, gerekli düzeltmelerin yapılması ve tez sunumu ile doktor oluşumun ilanı olacak ve adımın başına gelecek olan Dr. sanırım beni oldukça şımartacak :)
Neyse efendim bu uzun süreç anlat anlat bitmez, sonuç olarak tez yazımım için verdiğim ara, tezimi bitirmem ile noktalandı ve yazmaktan büyük keyif aldığım, sizleri takip etmeyi merakla beklediğim blog camiasına geri döndüm :)
Yaşasın diyor ve bu kadar zamandır neler yapmışsınız diye sizlere konuk olmaya geliyorum :)

9 Aralık 2010 Perşembe

Doğum Hikayesi: DOĞUKAN BeBeK

Doktora tezim nedeniyle yazımından bir süre ayrı kaldığım bloguma sizlerle mutlu bir haberi paylaşmak için bir post sıkıştırıyorum :)
Sizlerle 8.Haziran günü heyecanımı paylaştığım bebeklerimiz haberinin ilki pazartesi günü gerçeğe dönüştü ve ben 2. kez TEYZE oldum :) Anne yarısı olmanın dayanılmaz güzelliğini yaklaşık 3 senedir yaşarken, şimdi 2 tane olan yeğen sayımla hem daha tecrübeli hem de daha büyük bir sevgi yumağı olarak hayatıma devam edeceğim. Neyse heyecanım, mutluluğum hala üzerimde haftasonu olsa da miniğimizi görmeye gitsem diye bekliyor ve bu pırpır eden kalbimle sizi daha fazla sıkmadan ailemizin en son üyesi olan DOĞUKAN BEBEK'in Mutlu Masal doğum fotoğrafları ile sizi başbaşa bırakıyorum :)

Girdiğim her bir doğum heyecanlı benim için tabii ki ama o ameliyat masasında yatan kişi ablanız olunca herşey çok daha farklı oluyormuş. Her doğum öncesi kapıda okuduğum sağlık duaları bu sefer ameliyat boyunca dilimden düşmedi...

ve heyecanlı bekleyişin sonunda bebeğimiz 11:02'de dünyaya geldi










temizlik ve bakımının ardından da annesine kavuştu :)

Ailemizin bu son numarasına sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir ömür diliyorum...
ve tabii ki Sevgili Ablam anlatmakla kelimelere sığmayan, bana herzaman en yakın olan, dostum, sırdaşım, küçük annem SENİ ÇOK SEVİYORUM
sana ve Hakan Abi'ye ailenize yeni katılan DOĞUKAN'ımızla ve ilk göz ağrımız paşatopumuz KAAN'ımızla çok keyifli, bol kahkahalı ve tabii ki bizli bir ömür diliyorum :)
Yer: Kadıköy Şifa Hastanesi

Buarada ocak ayında da HALA olmayı sabırsızlıkla beklediğimi hatırlatıp, şu tez olayını halledip en kısa zamanda aranıza döneceğimi bildiririm :)

29 Kasım 2010 Pazartesi

Köln notları

Bayram turumuz Almanya'nın fuar ve moda kenti olan Düsseldorf'un ardından yarım saatlik bir tren yolculuğuyla ulaştığımız Almanya'nın dördüncü büyük şehri olan Köln ile devam etti...
Almanya'nın en önemli ulaşım, kültür, bilim, sanat, ticaret ve eğlence merkezlerinden biri olan Köln oldukça kozmopolit bir yapıya sahip olduğundan bünyesinde birçok yabancıya ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle demir ve havayolu ulaşım ağının kesişme noktası olan şehrin ortasından ayrıca Ren Nehri geçmektedir.
Şehrin en ünlü yapısı, inşaatı tam 632 (1248-1880) yıl süren gotik tarzdaki çift kuleli benim kadrajıma sığmayan Köln Katedrali (Kölner Dom)'dir. Oldukça heybetli ve gece ışıklandırmalarıyla hafif ürkütücü görünen bu katedral 7000 metrekarelik alanda, 157 metreyi bulan yüksekliği ile UNESCO Kültür Mirası eserleri arasında yer almaktadır.






Köln'de bulunduğumuz Pazar günü içerisinde bu muhteşem katedralde gerçekleştirilen ayine denk geldik :)




Ayine biraz göz gezdirdikten sonra katedralin 500 küsür basamağını tırmanarak tepesine çıktık ve şehrin ortasından geçen Ren nehri üzerine kurulmuş olan  ve iki yakayı birbirine bağlayan sekiz köprüden birini Hohenzollern köprüsü'nü fotoğrafladık :)


ve kısa süren Köln turumuzu geleneksel Alman bardağı olan ince ve uzun bardakla servis edilen Köln'ün açık renkli, mayhoş bir tat karakterine sahip birasını yudumlayarak bitirdik :)


Herkese keyifli bir hafta dilerken, bu haftayı kendim için oldukça önemli bir konu olan Doktora tezimin yazımına vereceğimi dolayısıyla da bir süreliğine blogumdan ve bloglarınızdan ayrı kalacağımı bildirmek isterim, oldukça kolaylamış ve tezimin yazımını bitirmiş bir şekilde yeniden aranıza dönmek dileğiyle...
SEVGİLER :)