29 Eylül 2010 Çarşamba

Kos (İstanköy) notları

Gemiyle yaptığımız Yunan adaları turu Atina, Mykonos, Santorini, Girit ve Rodos'un ardından son durak olan Kos'la devam etti. Yunanistan’ın Kos (İstanköy) adası Turgutreis’e 10, Bodrum’a ise sadece 18 dakika uzaklıkta ve gün içerisinde adadan Bodrum ve Marmaris'e sık sık küçük teknelerle turlar düzenlenmekte...
Ege’nin en güzel ve en karakteristik Yunan Adası sayılan Kos adasında 32.000 yaşayan olmasına rağmen ada yılda 1 milyona yakın turiste ev sahipliği yapmaktadır. Nüfusunun %10'u Türk olan adada bir de havalimanı mevcuttur.


Bodrum’dan gözüken Kos’a vardığınızda 400 yıl süren Osmanlı döneminin izleriyle karşılaşmanız mümkün. Türkiye'deki GSM operatörünüz üzerinden görüşme bile yapabildiğiniz adada tek fark dil ve bayrak gibi sanki :)
Adada limana girdiğiniz anda çok sayıda Türk bandıralı tekne ile karşılaşıyorsunuz aradaki mesafenin yakınlığından Türkler sık sık Kos'a gelir gider olmuş çünkü :)



Oldukça canlı ve renkli sokaklara ve birbirinden şık cafelere sahip olan adada her an bir Türk ile karşılamanız mümkün :)


Adada her din için bir ibadethane mevcut. Kos adasında Roma Katolik kilisesinin yanı sıra İkinci Dünya Savaşı'nda ortadan kaldırılan ve ardından restore edilen bir Sinagog da vardır.

İşte bu da biz müslümanlar için inşa edilmiş olan tarihi Agora’nın (Pazar yeri) bitişiğindeki Eleftherias Meydanı’nındaki Defterdar Camii. Aynı meydanda bir de Yunan ile Roma uygarlıklarına ait eserlerin sergilendiği bir arkeoloji müzesi var. Eğer sanatla ilgileniyorsanız bu müzeyi gezebilir ya da meydandaki cafelerden birinde oturup soluklanabilirsiniz.
Alkollü içki satan dükkanların sıkça bulunduğu meydanın yanındaki sokaklarda ayrıca yüzlerce çeşit aksesuara dönüştürülmüş olan nazar boncuklarından da bol bol bulabilirsiniz.

Adanın bir diğer önemli özelliği de Kos Adası'nda doğmuş ve sonrasında Anadolu’nun kuzeyini gezerek çalışmalarını sürdürmüş olan Hipokrat'ın Kos Adası'nın tıp biliminde de duyulmasını sağlamasıdır. Adada modern tıbbın babası sayılan ve doktorların ettiği yeminiyle meşhur Hipokrat'ın tam 560 yıllık bir ağacı vardır.

Kos adasında geçirdiğimiz günün yarısını yine tarihi gezintiye ayırırken diğer yarısında denize girdik,

Güzel bir restorantta keyfettik,

Birbirinden renkli hediyelikler içinde kendimizi kaybettik,


Bu cici kızın ezgileriyle raks ettik,

ve Kos adasında biten Yunan adaları turumuzun ardından Çeşme Limanı'na doğru hareket ettik :)

--- SON ---

27 Eylül 2010 Pazartesi

Yağız'ın 2. yaş doğumgünü çekimi

Ağustos ayında birtanecik kız kardeşi Melisa'nın doğum hikayesi çekiminde tanıştığımız yakışıklı Yağız geçtiğimiz günlerde ailesinin organize ettiği harika bir doğumgünü partisi ile 2. yaşını bitirdi...
Ailesi ve yaşıt arkadaşlarıyla geçirdiği Yağız'ın bu rengarenk doğumgününü fotoğraflamak da Sevgili Özlem ve Uğur'un mutlu aile tablolarını yarınlara saklamak için MutluMasal'ımı tercih etmeleriyle bana kaldı :)


Önce tüm konuklar Yağız tarafından kapıda karşılandı :)

Ardından bu kadar karşılama yeter ben bir çocuğum diye düşünen Yağız kendini parka attı

Biraz oyuna doyunca da annesiyle babasının kucaklarına koştu :)

İşte bu da minik prenses Melisa, abisinin doğumgününde daha kırkı bile çıkmamıştı :)

ve kocaman bir  MAŞALLAH bu sempatik aileye :)

evet koştuk, oynadık, yorulduk biraz dinlenme ve atıştırma zamanı

ve hemen ardından tabii ki yeniden oyunnnnn :)

burada doğumgünü çocuğu bize kaç yaşında olduğunu göstermeye çalışıyor

denedi, denedi, denedi ve işte İKİİİİİİ :) bilmeyenler öğrensin iki artık böyle gösteriliyor :)

hımmm peki nerede bizim doğumgünü pastamız?

İşte geldiiii...
Hem de üzerinde Yağız'ın sevdiği tüm hayvanlarla beraber :)

pastamı üfledim, 2 yaşımı bitirdimmmm :)

Sevgili minik Yağız, sana ailenle geçireceğin, her gününün diğerinden güzel olacağı sağlık ve mutlu yaşlar dilerim...
ve Sevgili Özlem-Uğur çifti evlatlarınızla mutlu, huzurlu bir yaşam sizin olsun
yine bir mutlu gününüzde yanınızda olmamı istediğiniz ve masalınızın sonunu MutluMasal ile yazdığınız için teşekkür ederim :)

24 Eylül 2010 Cuma

Aslan'ın ağzı varmış, hamm diye parmağını yutarmış :)

Çocukluğumun çiçeğidir aslanağzı, yanaklarından sıkıp parmağımı içine daldırmam en büyük zevkimdi hatırladığım :)
Boyları 40-80 cm.'e kadar çıkabilen mor, turuncu, pembe, sarı, kırmızı, beyaz gibi farklı renkleri bulunan, salkım biçiminde çiçekleri olan ve yaz başından sonbahara kadar çiçekli olarak yaşamını sürdüren bu Akdeniz bitkisinin baba evimde yetişen bir saksısı karşınızda :)




Meteoroloji haftasonuna yağış var dese de, çiçek gibi rengarenk bir haftasonu diliyorum hepinize :)

22 Eylül 2010 Çarşamba

Rodos (Rhodes) notları

Atina, Mykonos, Santorini ve Girit'in ardından Yunan adaları turumuz Türk izleriyle bezeli ve halen 3500 kişilik bir Türk azınlığın yaşamını sürdürdüğü on iki adaların en büyüğü olan Rodos Adası ile devam etti...
Türkiye kıyılarının en yakın noktası olan Bozburun Yarımadası'ndan sadece 18 km. uzaklıkta olan ada bitki örtüsü ve genel görünümü açısından tipik Yunan adalarından ziyade Türkiye'nin batı kıyılarına benzemektedir.


Rodos Adası, 1309 yılında kendilerine Rodos Şövalyeleri denilen 1080 yılında Kudüs'de kurulan ve Saint John kudüs, Rodos ve Malta tarikatı, Malta şövalyeleri, Rodos şövalyeleri ve Malta silahşörlerini içeren bir organizasyon tarafından zapt edilmiş ve Rodos Şövalyeleri yönetimi altındaki şehir ortaçağ Avrupa ideal modeline göre yeniden inşa edilmiştir.
Adayı ilk görüşünüzde karşınıza çıkan ve adayı saran surlar ve Rodos kalesi yine bu şövalyeler tarafından yapılmış ve bu kuvvetli duvarlar 1444 yılındaki Mısır Sultanı ataklarına ve 1480 yılındaki Mehmed II ataklarına karşı koyup ayakta kalmışlardır.



Tarihi ve mimari açıdan oldukça güzel eserlerle kaplı olan Rodos adası Yunan Adaları içinde birkaç gün sıkılmadan kalınabilecek tek yer gibi gelmişti bize :)

Tarih kokan sokakları, eğlenceli ve renkli meydanları ve sınırsız müziğin ve dansın mekanı taverna akşamları ile Rodos Adası gerçekten birkaç gün konaklanabilecek bir ada...








Buarada size bir sır, gün gelir de bu Yunan Adaları turunu gerçekleştirirseniz alışveriş yapmak için Rodos'a gelmeyi bekleyin :)
Hem çeşit hem de fiyat açısından kesinlikle süper bir yer :)


Gündüzünde bol bol çarşısını gezdiğimiz, surlarının gölgelerinde serinlediğimiz ve denizine girdiğimiz keyifli Rodos gününü, akşamında Ada meydanında oturduğumuz bir tavernada UZO'muzu içerek ve güneşin batışını izleyerek bitirdik...

Rodos Adası'nda uğurladığımız güneş bizi ertesi sabah şirin mi şirin bir Yunan Adası olan KOS'ta bekleyecekti :)

20 Eylül 2010 Pazartesi

Düğün Hikayesi: Bilge ve Mete

Bu sene Ramazan ayının Ağustos ayına gelmesi nedeniyle yarıda kesilen düğün mevsimi, bayramın ardından hızlı başladı :)
İşte karşınızda sıcacık bir Eylül günü dünya evine giren ve birlikteliklerinin sonunu MutluMasal ile yazan Bilge ve Mete çifti...

Kuaför hazırlıkları gelin hanımın uzun ve oldukça bakımlı saçlarının sarılması ile başladı


Ardından da sıra güzel gözlerini ortaya çıkaracak makyaja geldi


Biraz da renklendirdik mi işte gelin hanımın makyajı tamam :)

3 kişinin zor giydirdiği gelinliğin ardından günün prensesi tüm heyecana hazırdı...

Sıra damat bey de derken, o çoktan hazırdı :)

ve işte herkes tamam şimdi sıra nikah dairesine doğru yolculukta

Kıyılan nikahın, verilen ömür boyu birliktelik sözünün ve kutlamaların ardından sıra geldi dış mekan çekimine

ve işte tarihin en önemli tanık yapıtlarından biri Dolmabahçe Sarayı'ndayız



Dolmabahçeye kadar gidip Küçük Çiftlik Parkı'na uğramamak olmazdı sanırım, lunaparkta güzel karelerini yakalamak için çarpışan arabalara bindirdiğim gelin ve damadımın canını üzerine üzerine sürülen arabalardan zor kurtardım :)

ve günü hafif yorgun ama oldukça mutlu olarak noktaladım :)

Sevgili Bilge ve Mete hayatınızın bu en özel gününde yanınızda olmamı istediğiniz ve beni MutluMasal'ınıza ortak ettiğiniz için teşekkür eder, sizlere bir ömür boyu mutluluklar dilerim...
Bebiş'te görüşmek üzere :)