30 Eylül 2014 Salı

Ben hiç büyümek istemedim ki...


Üç çocuklu bir ailenin ortancası ama kızlarının küçüğüyüm, erkek kardeşimle yaşımın çok yakın olması nedeniyle de zamanla o ağabey ben kardeş sayılır oldum, dolayısıyla artık baba evinin en küçüğü herzaman korunup kollanmaya en muhtaç olanıyım :)

Daha kırkım çıkmadan boğmaca olmamdan mı, çocukluğumun uzunca bir süresini hastalıkların pençesinde geçirdeğimden mi, yoksa anneme kendi kardeşleri arasındaki önemsenmeyen ortancalığını, babama genç yaşta kaybettiği annesine olan fiziksel benzerliğimden midir bilmem hep ailenin kol-kanat gerileniyim…
Dün bana, bugün kızıma, yarın yeni doğacak yeni kızıma…

Ama bende pek vefasız bir evlat sayılmam hani yani, canım kocişimle evlilik hazırlıkları yaptığımız dönemde ikimizinde en büyük arzusuydu ailelerimize yakın olabilmek yarın doğacak çocuklarımızı her iki tarafın sevgisi ve ilgisi ile harmanlayarak büyütebilmek…

Bugüne kadar çok şükürki gönlümüze göre oldu herşey hatta bir dönem annemle aynı apartmanda oturma mutluluğunu bile yaşadık, 1 kişi olarak çıktığım baba ocağıma 3 kişi olarak dönmek kızımı 9 aylıktan 4 yaşına kadar annem ve babamla büyütmek paha biçilemezdi.

Şimdiyse yeni bir heyecan var hayatımızda, yeni bir can geliyor yine yuvamıza, yine sevgiyle harmanlanmayı, ilgiyle yoğurulmayı bekleyen ama hayat hep istediğimiz, planladığımız gibi gidemiyor maalesef çünkü şimdi anneciğimle babacığımın da önünde yeni bir yol açıldı ve aynı şehirde olsak da onları benden kilometrelerce uzağa sürükledi.

Bugün 14 yaşından beri yaşadığım baba ocağım kapanıyor, hayatımızdaki bir devir sona eriyor, ailem için nasıl seviniyor yeni yuvalarında mutlu olmaları için dualar ediyorsam, kendi yalnızlığım içinde kolum kanadım kırılmış gibi hissediyorum...

Sanırım ben hep onların yanlarında küçük kızları olarak kalmak istiyorum...

Hiç yorum yok: